draw a line - Turkish English Dictionary
History

draw a line

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "draw a line" in Turkish English Dictionary : 7 result(s)

English Turkish
General
draw a line v. çizgi çekmek
Idioms
draw a line v. bir dur demek
draw a line v. izin vermemek
draw a line v. sınır çizmek
draw a line v. set çekmek
draw a line v. yapmamak
Bookbindery
draw a line v. çizgi çizmek

Meanings of "draw a line" with other terms in English Turkish Dictionary : 27 result(s)

English Turkish
Idioms
have to draw a/the line somewhere v. bir sınır çizmek
draw a line between v. iki şey arasına çizgi çizmek
draw a line between v. iki şeyi ayırmak
draw a line under something v. sünger çekmek
draw a line under something v. üzerine bir çizgi çekmek
draw a line under something v. üstüne bir çizgi çekmek
draw a line between (two things) v. (iki şey) arasına çizgi çizmek
draw a line between (two things) v. (iki şeyi) ayırmak
draw a line between (two things) v. (iki şeyi) birbirinden ayırmak
draw a line between (two things) v. (iki şey) arasına sınır koymak/çizmek
draw a line between something v. bir şeyle bir şey arasına çizgi çizmek
draw a line between something v. bir şeyle bir şeyi ayırmak
draw a line between something v. bir şeyle bir şeyi birbirinden ayırmak
draw a line between something v. bir şeyle bir şey arasına sınır koymak/çizmek
draw a line at (doing) (something) v. (bir şeyi yapmayı) reddetmek
draw a line at (doing) (something) v. (bir şeyi) yapmamak
draw a line at (doing) (something) v. (bir şeyi yapmak konusunda) sınır koymak
draw a line at (doing) (something) v. (bir şeyi yapmak konusunda) sınır çizmek
draw a line at (doing) (something) v. (bir şeyi yapmak konusunda) set çekmek
draw a line between v. bir şeyle bir şey arasına çizgi çizmek
draw a line between v. bir şeyi bir şeyden ayırmak
draw a line in the sand v. destek verilmeyeceğini söylemek
draw a line in the sand v. son noktayı koymak
(one) has to draw a line somewhere expr. (biri) bir sınır çizmeli
(one) has to draw a line somewhere expr. (biri) bir dur demeli
(one) has to draw a line somewhere expr. (biri) bir yerde bir çizgi çekmeli
(one) has to draw a line somewhere expr. her şeyin bir sınırı var